Kutlu Doğum, Bir Toplumsal Değişim Etkinliğidir
Kuran, müminin rehberidir. Hz. Resulullah (S.A.V.), yaşanmış Kurandır. İslam, Kurandan öğrenilir. Kuran, Resulullahtan (S.A.V.) öğrenilir. Kuran, insanı Allaha götürür. Allaha giden yol, Resulullahın (S.A.V.) yoludur. O yola uyan kurtuluşu bulur. O yoldan uzaklaşan cehennem yolcusudur.
“De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Âl-i İmran 31)
Kur’an, mü’minin rehberidir. Hz. Resulullah (S.A.V.), yaşanmış Kur’an’dır. İslam, Kur’an’dan öğrenilir. Kur’an, Resulullah’tan (S.A.V.) öğrenilir.
Kur’an, insanı Allah’a götürür. Allah’a giden yol, Resulullah’ın (S.A.V.) yoludur. O yola uyan kurtuluşu bulur. O yoldan uzaklaşan cehennem yolcusudur.
“…Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, onu altından ırmaklar akan içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.” (Nisâ 13)
“Kim Allah’a ve Resulüne isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisâ 14)
İslam, bir toplumsal değişim projesidir. Habeşistan’da Necaşi’nin meclisinde, Allah’ın Resul’ünün amcasının oğlu, genç sahabesi, Habeşistan’daki sahabelerinin sözcüsü Hz. Cafer (ra) şöyle buyurdu:
“-Ey Melik,
Biz, cahiliye ehli bir kavimdik. Putlara tapar, leş yerdik, fuhuşta bulunurduk. Akrabayla bağı keserdik, komşu hakkını gözetmezdik. Güçlümüz, zayıfımızı ezerdi. Yüce Allah, aramızda bir Peygamber gönderinceye kadar bu hal üzereydik.
Öyle bir Peygamber ki biz, onun soyunu, doğruluğunu, güvenilirliğini biliyoruz.
O, bizi Allah’ın birliğini kabul etmeye ve sadece Ona ibadet etmeye ve bizi atalarımızın Allah’la beraber taptığı putlardan, taşlardan soyutlanmaya çağırdı.
Bize,
Doğru sözlü olmayı, emaneti sahibine vermeyi, akrabaya iyilikte bulunmayı, komşuya iyilik yapmayı, insanların kanlarını haksız yere akıtmaktan ve onların hakkına tecavüz etmekten uzak durmayı emretti.
Bize, fuhuşatı, yalancı şahitliği, yoksulun malını yemeyi, namuslu kadınlara iftira atmayı yasakladı.
Bize,
Sadece Allah’a ibadet etmeyi ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi ve oruç tutmayı emretti.
Biz, Onu doğruladık ve Ona iman ettik. Allah’tan kendisine gelen kitap üzerine Ona tabi olduk. Sadece Allah’a kulluk ettik. O’na hiçbir şey ortak koşmadık. Allah’ın bize haram kıldığını haram bildik. Allah’ın bize helal kıldığını helal bildik.”
O günün Mekke’si, Resulullah’ın (S.A.V.) önderliğinde değişti.
Ne yazık ki Mekke’nin izale olan izleri, zamanla ümmet arasında yeniden göründü. Ümmetin mensupları cahiliye mensuplarının inandıklarının bir bölümüne inanır oldular, cahiliye toplumu gibi davranmaya başladılar. Fuhşa bulaştılar. Haram yediler. Akraba ile bağı kestiler. Komşu hakkını gözetmediler. Yalancı şahitlikte bulundular. Namuslu kadına iftira attılar. Haksız yere kan aktılar.
Resulullah (S.A.V.) buyurdu:
“Şüphesiz ki âlimler nebilerin varisleridir.”
Şehirlerinin Hz. Resulullah’ın (S. A. V.) Medine’sinden uzaklaşıp Ebu Cehil’in Mekke’sine yaklaştığını gören İslam âlimleri, insanları Kur’an’a davet ettiler, Resulullah’ın (S. A. V.) yoluna çağırdılar. Ümmet o çağrıyla dirildi. Kendisini cahiliye adetlerinden arındırdı. Dünün Mekke’leri Hz. Resul (S. A. V.) muhabbetiyle, Onun yüce önderliğiyle değişti.
Ama insan gaflete yatkındır. İnsanlığın yolu bugüne uzandığında Resulullah’ın (S. A. V.) muhabbeti bir kez daha unutuldu. Toplumsal hayat, bir kez daha Hz. Resulullah’ın (S. A. V.) Medine’sinden uzaklaşıp Ebu Cehil’in Mekke’sine yaklaştı. İslam yurdunda Medineler garipleşti, Mekkeler çoğaldı.
Ümmetin mensupları cahiliye mensuplarının inandıklarının bir bölümüne inanır oldular. Fuhşa bulaştılar. Haram yiyorlar. Akraba ile bağı kesiyorlar. Komşu hakkını gözetmiyorlar. Faiz yiyorlar. Kan davası güdüyorlar. Zalimleri destekliyorlar. Zulmü meşru görüp mazlumun hak arayışına “isyan” diyorlar.
Ebu Cehil’in Mekke’sinden uzaklaşıp Resulullah’ın Medine’sine yaklaşmanın yolu, Kur’an’ a tabi olmaktan, Resulullah’ın (S.A.V.) yolunda yürümekten geçer.
“Allah’a ve Resulüne itaat edin; umulur ki merhamet olunursunuz.” (Âl-i İmran 132)
“Biz, Resullerimizden hiçbirini, ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik.” (Nisâ 64)
“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, işte onlar Allah’ın nimet verdiği nebiler, sıddıklar, şehidler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne iyi arkadaştırlar.” (Nisâ 69)
Değişimin başlangıcı bilgidir. İkinci aşaması sevgidir. Üçüncü aşaması şuurdur. Dördüncü aşaması itaattir. Bilinmeyene uyulmaz. Bilinmeyenin yolu kavranmaz. Sevilmeyene hakkıyla itaat edilmez. İtaatin olmadığı yerde başıboşluk vardır.
Mevlid veya Kutlu Doğum, ümmetin Resulullah’ı (S.A.V.) öğrenme ihtiyacının karşılığıdır. Sevgi, şuur ve itaat üzerine Ümmeti yeniden Resulullah’ın dilediği üzere inşa talebinin neticesidir.
Her İslamî etkinlik ibadettir. Kutlu Doğum’da ilahi rıza için yapılan her etkinlik ibadettir: Resulullah’a (S. A. V.) salavat getirmek, Resulullah’ı hatırlamak, Resulullah’ı anlatmak…
Her ibadetin uhrevi bir karşılığı vardır. Resulullah (S.A.V.) buyurdu:
“Kim bana bir salâvat getirirse Allah Teâlâ bu yüzden o kimseye on misli mağfiret eder.” (Müslim)
““Kıyamet gününde bana halkın en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları, bana en çok salâvat getirenleridir.” (Tirmizî)
Ancak hiçbir ibadet, uhrevi karşılıkla sınırlı değildir. Her ibadet bireysel ve toplumsal hayatı etkiler, değiştirir. Kutlu Doğum’daki etkinlikler de bireysel ve toplumsal hayatı etkiler, değiştirir.
Müslümanlar, Endonezya ve Malezya’dan Afrika’ya, Yemen’den Rusya’ya Mevlid etkinliklerinden bir İslamî değişim neticesi bekliyorlar.
Rusya gibi İslam’ı anlatmanın güç olduğu yerlerde Mevlid sayesinde Müslümanlar, İslam’ı anlatma, Müslümanlara İslam’ı hatırlatma, Müslüman olmayanlara İslam’ın sesini duyurma imkânı buluyorlar. O ülkelerde insanlar, Mevlid üzerinden İslam’a, Kur’an’a ulaşıyorlar. İslam’a-Kur’an’a ulaşan değişir. Oralarda insanlar Mevlidle değişiyorlar.
Değişim, bir önderin önderliğinde olur. Kutlu Doğum, büyük önderin önderliğini duyurma, toplumu o önderlik çatısı altında buluşturma etkinliğidir. Hz. Resulullah’ın manevi huzurunda toplanma çabasıdır. Hz. Resulullah’ın huzurunda toplanan değişir. Nice ölü toplum, Mevlidle değişti, hayat buldu.
Ümmet tefrika içindedir. Tefrikadan kurtuluşun yolu bir öndere uymaktır. Bu önderliğe Resulullah’tan (S. A. V.) daha layık kim vardır? Kutlu Doğum, ümmeti Resulullah’ın önderliği etrafında toplayarak tefrikadan kurtarma etkinliğidir.
“…Eğer mümin iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah’a ve Resulüne itaat edin.” (Enfâl 1)
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Resule itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de (itaat edin). Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve Resulüne döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, bu daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.” (Nisâ 59)
“Allah’a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin; (yoksa) çözülüp ayrılığa düşersiniz ve gücünüz gider. Sabredin, şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl 46)
Kutlu Doğum, Resulullah’ın (S.A. V.) hakemliğinde anlaşarak çekişmekten kurtulma, Ona duyulan sevgiyle kaynaşıp bir olma etkinliğidir.
Kutlu Doğum, Kur’an-ı Kerim’in çağrısını hatırlatarak mü’mine mü’min olmanın gereğini yapma çağrısıdır:
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır. Allah Aziz’dir, Hakîm’dir.” (Tevbe 71)
Müminler, Kur’an’ın çağrısına icabet ederek birbirleriyle dost olur. İyiliği emreder, kötülükten sakındırır. Namazı kılar, zekâtı verir. Allah ve Resul’üne itaat üzerine toplumu değiştirir. Onların bu etkinliğiyle toplumsal değişim meydana gelir. Yesrib Medine olur, Ebu Cehiller can verir, Mekkeler fethedilir.
Kutlu Doğum, bir toplumsal değişim projesidir. Bu proje başarıya erdiğinde hak gelir, batıl zail olur, zulüm biter, küfür yenilir, fert ve toplum kurtuluşa erer.
Abdulkadir Turan / İnzar Dergisi – Nisan 2014 (115. Sayı)
BİR CEVAP YAZ